Aydınlatan büyü.
Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı
18 Temmuz 2013 Perşembe
Büyüler 21
IMMOBULUS
Bir objeyi durduran veya yavaşlatan büyü.
İmpedimenta ise bir şeyi durduran veya yavaşlatan büyü.
10 Temmuz 2013 Çarşamba
Diagon Yolu
İyi haber!! Google (Earth) Street View'e Diagon yolunu da ekledi.
Yapmamız gereken Google Earth ınız yoksa hemen indirin sonra ara bölümüne Diagon Alley yazın zaten çıkar . Ben baktım ama fazla ayrıntılı çıkmıyo.
Büyüler 10
DENSAUGEO
Dişleri büyüten büyü. :D
(Arkadaşlar büyüleri paylaşmaya ara veriyoruz başkalarına da yer ayıracağız)
Dişleri büyüten büyü. :D
(Arkadaşlar büyüleri paylaşmaya ara veriyoruz başkalarına da yer ayıracağız)
11 Haziran 2013 Salı
Büyüler 1
1= Expecto Patronum
İlk büyümüz Expecto Patronum. Patronus büyüsü,
Ruh Emiciler ve diğer karanlık yaratıklardan korunmak için yapılan büyüdür. Saydam hayvan şeklinde oluşur.
Büyü ile yapan kişinin eğlence , umut , kurtulma isteği gibi pozitif duygular bedensel hale gelir.
Yapılınca karanlık şeylerle yapanın arasında kalkan oluşur. yapılışı da mutlu şeyler düşünüp 'Expecto Patronum' demektir. Zor bir büyüdür. Her büyücünün kendine ait patronusu vardır.
Büyücüler ve Patronusları
Harry Potter = Çatalboynuzlu Geyik
Hermonie Granger = Su Samuru
Ron Weasley = Köpek
Ginny Weasley = At
Luna Lovegood = Tavşan
Cho Chang = Kuğu
Severus Snape = Gümüş Maral
Albus Dumbledore = Anka Kuşu
Aberforth Dumbledore = Keçi
Arthur Weasley = Gelincik
Nymphadora Tonks = Kurt Adam
Dolores Jane Umbridge = Kedi
Kingsley Shacklebolt = Vaşak
Alastor Moody = Koç
Severus , Lily ye aşık olduktan sonra patronusu değişmiştir eskiden kartalmış.
Severus tek patronus yapabilen ölüm yiyendir.
İlk büyümüz Expecto Patronum. Patronus büyüsü,
Ruh Emiciler ve diğer karanlık yaratıklardan korunmak için yapılan büyüdür. Saydam hayvan şeklinde oluşur.
Büyü ile yapan kişinin eğlence , umut , kurtulma isteği gibi pozitif duygular bedensel hale gelir.
Yapılınca karanlık şeylerle yapanın arasında kalkan oluşur. yapılışı da mutlu şeyler düşünüp 'Expecto Patronum' demektir. Zor bir büyüdür. Her büyücünün kendine ait patronusu vardır.
Büyücüler ve Patronusları
Harry Potter = Çatalboynuzlu Geyik
Hermonie Granger = Su Samuru
Ron Weasley = Köpek
Ginny Weasley = At
Luna Lovegood = Tavşan
Cho Chang = Kuğu
Severus Snape = Gümüş Maral
Albus Dumbledore = Anka Kuşu
Aberforth Dumbledore = Keçi
Arthur Weasley = Gelincik
Nymphadora Tonks = Kurt Adam
Dolores Jane Umbridge = Kedi
Kingsley Shacklebolt = Vaşak
Alastor Moody = Koç
Severus , Lily ye aşık olduktan sonra patronusu değişmiştir eskiden kartalmış.
Severus tek patronus yapabilen ölüm yiyendir.
9 Haziran 2013 Pazar
8 Haziran 2013 Cumartesi
Boş Koltuk
Jk. Rowling (queen) eseri Boş Koltuk u kesinlikle okuyun en son baktığımda 32 tl idi eğer paranız yoksa bekleyin fiyatı düşebilir :D
Kitap hakkında Bilgi;
_Küçük bir kasaba hakkında büyük bir roman... yazıyor kitabın arka yüzeyinde :D
Pagford… Küçük bir kasaba… Mutlu görünen insanlar… Ama bir pazar günü kasabanın kaderi değişmeye başlar. Bir adam ölür. Bir koltuk boş kalır. Büyükler bu koltuğa sahip çıkmak için kavgaya tutuşurken kasabanın çocukları bu mücadelede taraf olmak zorundadır artık.
Küçük, tatlı Pagford kasabasında öfke vardır şimdi. Savaş vardır. Ve yetişkinler dünyasının tüm kirli çamaşırlarını ortaya serecek bir “hayalet” işbaşındadır…
Boş Koltuk eşi benzeri olmayan bir hikâye anlatıcısının, J.K. Rowling’in büyükler için yazdığı ilk roman.
Ama ben Harry Potter in küçükler için sırf olduğuna katılmıyorum kesinlikle !!
Ve kitaptan bir bölüm=
_“Hayatta ne önemlidir Arf?” diye sordu Şişko, hayallerle geçen uzun bir sessizlikten sonra.
Başı hoş bir şekilde dönen Andrew, “Seks” diye yanıtladı.
“Hı hı” dedi Şişko neşeyle. “Düzüşmek. Önemli olan budur.
Türün davamını... devamını sağlamak. Çocuk yapmak. Üremek.”
“Hı hı” dedi Andrew gülerek.
“Ve ölüm” dedi Şişko. O tabutun gerçekliği karşısında, bütün o seyreden akbabalar ile cesedin arasında sadece birkaç kumaş parçasının bulunması karşısında afallamıştı. Ceset gömülmeden gittiğine memnundu.
“Değil mi? Ölüm.”
“Hı hı” dedi Andrew savaş ve araba kazaları üstüne, hızlı yaşayıp genç ölmek üstüne düşünerek.
“Hı hı” dedi Şişko. “Düzüşmek ve ölmek. Olay bundan ibaret, değil mi? Düzüşmek ve ölmek. Hayat bu.”
“Düzüşmeye ve ölmemeye çalışmak.”
“Veya ölmeye çalışmak” dedi Şişko.
Kitap hakkında Bilgi;
_Küçük bir kasaba hakkında büyük bir roman... yazıyor kitabın arka yüzeyinde :D
Pagford… Küçük bir kasaba… Mutlu görünen insanlar… Ama bir pazar günü kasabanın kaderi değişmeye başlar. Bir adam ölür. Bir koltuk boş kalır. Büyükler bu koltuğa sahip çıkmak için kavgaya tutuşurken kasabanın çocukları bu mücadelede taraf olmak zorundadır artık.
Küçük, tatlı Pagford kasabasında öfke vardır şimdi. Savaş vardır. Ve yetişkinler dünyasının tüm kirli çamaşırlarını ortaya serecek bir “hayalet” işbaşındadır…
Boş Koltuk eşi benzeri olmayan bir hikâye anlatıcısının, J.K. Rowling’in büyükler için yazdığı ilk roman.
Ama ben Harry Potter in küçükler için sırf olduğuna katılmıyorum kesinlikle !!
Ve kitaptan bir bölüm=
_“Hayatta ne önemlidir Arf?” diye sordu Şişko, hayallerle geçen uzun bir sessizlikten sonra.
Başı hoş bir şekilde dönen Andrew, “Seks” diye yanıtladı.
“Hı hı” dedi Şişko neşeyle. “Düzüşmek. Önemli olan budur.
Türün davamını... devamını sağlamak. Çocuk yapmak. Üremek.”
“Hı hı” dedi Andrew gülerek.
“Ve ölüm” dedi Şişko. O tabutun gerçekliği karşısında, bütün o seyreden akbabalar ile cesedin arasında sadece birkaç kumaş parçasının bulunması karşısında afallamıştı. Ceset gömülmeden gittiğine memnundu.
“Değil mi? Ölüm.”
“Hı hı” dedi Andrew savaş ve araba kazaları üstüne, hızlı yaşayıp genç ölmek üstüne düşünerek.
“Hı hı” dedi Şişko. “Düzüşmek ve ölmek. Olay bundan ibaret, değil mi? Düzüşmek ve ölmek. Hayat bu.”
“Düzüşmeye ve ölmemeye çalışmak.”
“Veya ölmeye çalışmak” dedi Şişko.
şimdiden kitaba aşık oldum :D
13 Mayıs 2013 Pazartesi
22 Nisan 2013 Pazartesi
TEK BOYNUZLU AT
Tekboynuzlu atların (Unicorn) kanını içenler hangi durumda olurlarsa olsunlar o an için hayatta kalırlar, ama o kadar saf bir canlı öldürülmüştürki,kanı içenlerin dudaklarına değdiği andan itibaren lanetli bir hayat geçirirler,Felsefe Taşı kitabında Voldemort Unikorn öldürmüştür ve kanını içmiştir.
Inferius
Inferius Harry Potter kitap/film serisindeki yaratıklardan biridir. Aslında Inferiuslar ölü bedenlerdir fakat kara büyü kullanılarak canlandırılırlar. Onu yaratan büyücü veya cadı tarafından bir kukla gibi kullanılırlar. Mağaralarda özel görev alırlar. Zombilerinbir çeşidi olarak da düşünülebilir. Eskiden Lord Voldemort Inferiusları hizmetkârları olarak kullanmıştır. Sadece ateş ile durdurulabilirler. İsimlerinin kaynağı Yunan ölüm tanrısı Hadestir. Hades'in takma ismi Inferidir.
Testraller
Testraller ilk olarak Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı'nda karşımıza çıkar. Testralleri görebilen insanlar herhangi birinin ölümünü görmüş insanlardır. Hogwarts'ta arabaları çekerler. Çok iyi yön duyguları vardır. Testrallere gidilecek yerin adının söylenmesi yeterlidir, onlar isteyeni istediği yere götürebilir. Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı'nda Harry, Hermione, Ron, Ginny, Luna ve Neville'i Londra'daki Sihir Bakanlığı'na testraller götürmüşlerdir. Boş ve ölü bakan gözleri vardır. Vücutlarında hiç yağ ve kas bulunmaz sadece kemikleri ve derileri vardır. Koyu renkli derileri kemiklerine yapışıktır ve tüm kemikleri sayılabilir. Bu yaratık bir pegasus türüdür. Büyük ölçülerde yarasa kanadına benzeyen kanatları vardır. Büyücüler genellikle bu yaratığı sevmezler. Çünkü ölümü çağrıştırır. İngiltere'de testralleri ehilleştirmiş tek kişi Hagrid'dir.
Hayaletler
Hayaletler, Harry Potter'da ikinci bir ana rol üstlenirler, genel olarak yol gösterici ve danışmandırlar. Geleneksel hayalet hikayelerinden farklı olarak, bu hayaletler korkutucu ve iğrenç değildir , ve çoğu ana karakterlere yardım gerektiğinde danışmanlık yapar. Hayaletler romanda gri ve saydam olarak tasvir edilmiştir. Uçabilirler; duvarlar, masalar ve diğer katı objelerin içinden geçebilirler, fakat bunula birlikte fiziksel olarak bazı becerileri vardır, ve dış dünyadan etkilenebilirler. Mızmız Myrtle, örnek olarak, kendi tuvaletinde suyu sıçratabiliyordu ( Harry Potter ve Sırlar Odası ). Hayaletler sihir ve lanetlerden etkileniler fakat canlılara göre daha azdır. Harry Potter'da sadece büyücüler ve cadılar hayalet olur.
Harry Potter isimleri bilinen hayaletler:
Ev Cinleri
Ev Cinleri zengin büyücü evlerinde yaşar. Bir çeşit köledirler. Ancak efendileri onlara giysi veya onların kullanabileceği bir hediye verirlerse özgür olurlar. Şu ana kadar kitaplarda karşımıza çıkan ev cinleri şunlardır:
- Dobby(2. 4. 5. 6. ve 7.kitapta)
- Winky (4.kitapta)
- Kreacher(5. 6. ve 7. kitapta)
- Hokey (6.kitapta)
- Hogwarts mutfak cinleri (4. ve 7. kitapta)
Ayrıca ev cinleri için E.R.İ.T kurulmuştur.(Ev Cini Refahını İlerletme Topluluğu'dur).(4.Kitapta Hermione kurmuştur)Ron la evlendikten sonra da bunu ilerletip başına geçmiştir.
At Adamlar
Atadamlar (Centaurlar) insanlardan daha fazla akıllı olduğu iddia edilen vahşi yaratıklardır.Seride geçen bazı at adamlar:
- Firenze
- Bane
- Magorian
- Ronan
21 Nisan 2013 Pazar
Felsefe Taşı
Simya, Kimya biliminden önce doğmuş çok eski bir bilim dalıdır. Simya biliminin bir ana amacı ve bu ana amacın doğuracağı iki amaç vardır. Ana amaç Felsefe Taşını yapmaktır. Felsefe Taşı ise ölümsüzlük ve her maddeyialtına çevirme amaçlarını sağlamaktı. İşte simyanın uğraştığı amaçlar bunlardı. Fakat bilindiği kadarıyla simya bilimi, amaçlarına hiç bir zaman ulaşamadı. Simyacılar Felsefe taşını asla yapamadılar ve dolayısıyla ölümsüzlük ve altın yaratma emellerine de ulaşamadılar. Fakat bu uğurda yaptıkları deneyler, uğraşlar başka bir bilimin; kimyanın doğmasına vesile oldu.
Felsefe Taşı, insanlığın bugüne kadar yarattığı en büyük sırlardan biridir. Tabi ki simya ve Felsefe Taşına şimdiye kadar sayısız yaklaşım oldu ve sayısız açıklama getirdi. Simya ve Felsefe Taşı ile ilgilenen insanlar bakış açısı olarak ikiye ayrılırlar. İlk grup insan, Felsefe Taşını fiziksel gerçek bir madde olduğunu, ölümsüzlük ve metalleri altına çevirme konularının akla gelen ilk anlam olduğunu varsayar. ikinci grup ise, Felsefe Taşının yalnızca bir imge olduğunu, Felsefe Taşının vaat ettiği ölümsüzlük ve altının çok derin anlamlar içeren semboller olduğunu varsayarlar.
Eski bilgeler ve simya konusunda uzmanlaştığını iddia eden bilginler, Felsefe Taşını, çok insanın baktığı ama çok azının ne olduğunu anladığı bir şey olarak tasvir ederler. Çoğu kaynak Felsefe Taşının özünün çok basit ve çok bilinen bir madde olduğundan, herkesin ulaşabileceği bir şey olarak bahseder. Pisagor’un bir notunda; “Bütün fikir ayrılıklarının ortasında Bilgelerin ağız birliği ne güzeldir! Hepsi de Taş’ı avamın yeryüzündeki en adi şey olarak gördüğü malzemeden yaptıklarını söylüyor. Gerçekten de avama maddemizin bildik ismini söylesek, cehaletimizin cüretine şaşırırlar. Ama onun tesirini bilseler, yeryüzündeki bu en değerli şeyi asla bir kenara atamazlardı. Tanrı sırrını günahkârlardan ve kötü insanlardan korumuştur ki onu kötü amaçları için kullanmasınlar.” cümleleri geçer.
Felsefe Taşıyla ilgili ilk akla gelen isimlerden biri de filozof Nicolas Flamel’dir. Efsaneye göre Flamel taşı gerçekten yapmayı başarmıştır. Ve hatta Flamel’in günümüzde bile hala gizlice yaşadığına inananlar vardır. Bunun dışında Pisagor, Alkhaest, ,saac Newton, Paulo Coelho, Edgar Cayce.. gibi isimler de simya ile birlikte anılırlar.
Simyadaki “vitriol” terimi, “Visita Interiorant Tellus Rectificando Invenies Occultum Lapidem” cümlesinin baş harflerinden oluşur ve “Dünyanın derinliklerini ziyaret et, arıtırken gizli taşı bulacaksın.” anlamına gelir. İşte bahsettiğimiz ilk grup insan yani Felsefe Taşını fiziksel bir varlık olarak gören insanlar bu cümleyi de fiziksel olarak ele almış ve Felsefe Taşını bulmak için dünyanın derinliklerine seyahat etmek gerektiğine inanmışlardır. Veya cümledeki geçen “arıtırken” taşı bulacaksın ifadesi yüzünden çeşitli deneyler yapılmıştır. Fakat ikinci grup, yani Taş’ı metafiziksel olarak görenlere göre Felsefe Taşı bizim içimizdedir. Bilginlerin, ana maddesi heryerde, herkesin ulaşabileceği çok basit bir şey olduğu yönündeki sözlerini de bu savlarına destek olarak öne sürerler. Bu durumda ölümsüzlükten kasıt, ana bilince ulaşıp, bizim kültürümüzde kamil insan kavramıyla açıkladığımız bir bilince ulaşıp fani yaşamdan kurtulmaktır. Altından kasıt ise yine bu bilinçtir. Ve bu görüşteki insanlara göre bu bilince ulaşmak altın kadar değerlidir.
Simya’nın amacını, Felsefe Taşını ve gerçek anlamda ölümsüzlüğü bulup bulamadığını bir yana koyarsak, simyanın asıl değeri, kimya bilimine ortam hazırlamasıdır. Eski çağlardaki simyacıların el üstünde tutulmasının ve simyacılara çok büyük bir değer verilmesinin sebebi ne Felsefe Taşı ne de ölümsüzlüktür. Asıl neden yaptıkları katkılardır. barutun keşfi, madenlerin rafine edilmesi, metaller ve elementler üzerindeki çalışmalar, mürekkep, kozmetik, boya üretimi, deri boyanması, seramik ve cam üretimi, likör ve esans üretimi ve daha bir çok keşif ve icad simya çalışmaları sayesinde olmuştur.
Felsefe Taşı, insanlığın bugüne kadar yarattığı en büyük sırlardan biridir. Tabi ki simya ve Felsefe Taşına şimdiye kadar sayısız yaklaşım oldu ve sayısız açıklama getirdi. Simya ve Felsefe Taşı ile ilgilenen insanlar bakış açısı olarak ikiye ayrılırlar. İlk grup insan, Felsefe Taşını fiziksel gerçek bir madde olduğunu, ölümsüzlük ve metalleri altına çevirme konularının akla gelen ilk anlam olduğunu varsayar. ikinci grup ise, Felsefe Taşının yalnızca bir imge olduğunu, Felsefe Taşının vaat ettiği ölümsüzlük ve altının çok derin anlamlar içeren semboller olduğunu varsayarlar.
Eski bilgeler ve simya konusunda uzmanlaştığını iddia eden bilginler, Felsefe Taşını, çok insanın baktığı ama çok azının ne olduğunu anladığı bir şey olarak tasvir ederler. Çoğu kaynak Felsefe Taşının özünün çok basit ve çok bilinen bir madde olduğundan, herkesin ulaşabileceği bir şey olarak bahseder. Pisagor’un bir notunda; “Bütün fikir ayrılıklarının ortasında Bilgelerin ağız birliği ne güzeldir! Hepsi de Taş’ı avamın yeryüzündeki en adi şey olarak gördüğü malzemeden yaptıklarını söylüyor. Gerçekten de avama maddemizin bildik ismini söylesek, cehaletimizin cüretine şaşırırlar. Ama onun tesirini bilseler, yeryüzündeki bu en değerli şeyi asla bir kenara atamazlardı. Tanrı sırrını günahkârlardan ve kötü insanlardan korumuştur ki onu kötü amaçları için kullanmasınlar.” cümleleri geçer.
Felsefe Taşıyla ilgili ilk akla gelen isimlerden biri de filozof Nicolas Flamel’dir. Efsaneye göre Flamel taşı gerçekten yapmayı başarmıştır. Ve hatta Flamel’in günümüzde bile hala gizlice yaşadığına inananlar vardır. Bunun dışında Pisagor, Alkhaest, ,saac Newton, Paulo Coelho, Edgar Cayce.. gibi isimler de simya ile birlikte anılırlar.
Simyadaki “vitriol” terimi, “Visita Interiorant Tellus Rectificando Invenies Occultum Lapidem” cümlesinin baş harflerinden oluşur ve “Dünyanın derinliklerini ziyaret et, arıtırken gizli taşı bulacaksın.” anlamına gelir. İşte bahsettiğimiz ilk grup insan yani Felsefe Taşını fiziksel bir varlık olarak gören insanlar bu cümleyi de fiziksel olarak ele almış ve Felsefe Taşını bulmak için dünyanın derinliklerine seyahat etmek gerektiğine inanmışlardır. Veya cümledeki geçen “arıtırken” taşı bulacaksın ifadesi yüzünden çeşitli deneyler yapılmıştır. Fakat ikinci grup, yani Taş’ı metafiziksel olarak görenlere göre Felsefe Taşı bizim içimizdedir. Bilginlerin, ana maddesi heryerde, herkesin ulaşabileceği çok basit bir şey olduğu yönündeki sözlerini de bu savlarına destek olarak öne sürerler. Bu durumda ölümsüzlükten kasıt, ana bilince ulaşıp, bizim kültürümüzde kamil insan kavramıyla açıkladığımız bir bilince ulaşıp fani yaşamdan kurtulmaktır. Altından kasıt ise yine bu bilinçtir. Ve bu görüşteki insanlara göre bu bilince ulaşmak altın kadar değerlidir.
Simya’nın amacını, Felsefe Taşını ve gerçek anlamda ölümsüzlüğü bulup bulamadığını bir yana koyarsak, simyanın asıl değeri, kimya bilimine ortam hazırlamasıdır. Eski çağlardaki simyacıların el üstünde tutulmasının ve simyacılara çok büyük bir değer verilmesinin sebebi ne Felsefe Taşı ne de ölümsüzlüktür. Asıl neden yaptıkları katkılardır. barutun keşfi, madenlerin rafine edilmesi, metaller ve elementler üzerindeki çalışmalar, mürekkep, kozmetik, boya üretimi, deri boyanması, seramik ve cam üretimi, likör ve esans üretimi ve daha bir çok keşif ve icad simya çalışmaları sayesinde olmuştur.
ZÜMRÜDÜANKA
İbranice “Anak”, uzun boyunlu dev, gerdanlık takmak. Mitolojik bir dağ olan Kafdağı’nda yaşadığına inanılan mitolojik bir kuş.
Doğu mitolojileri ve efsanelerinde Sirenk, Simurg, Zümrüd, Zümrüdü Anka, Tuğrul, Anka-yi mugrip, Huma Kuşu, Devlet Kuşu, Batı kültürlerınde ise Phoenix adlarıyla anılır. Adı uzun boy...nu veya boynundaki beyaz halkadan gelir. Her hayvandan bir iz taşıyan, rengarenk tüylü, yüzü insana benzeyen mitolojik bir hayvandır. Bazı kaynaklara göre seside güzeldir. Daima tektir ve erkektir. Ömrünün sonuna gelınce bahar ağacı yapraklarından yaptığı yuvasını ateşe verip kendini yakarak, yeniden dünyaya gelir. Yeniden dünyaya gelen kuş kuvvetlenince babasının küllerini Mısır'da ki Heliopolis’e götürerek güneş sunağına bırakır. Bu anlatının pekçok versiyonu vardır.
Doğu mitolojileri ve efsanelerinde Sirenk, Simurg, Zümrüd, Zümrüdü Anka, Tuğrul, Anka-yi mugrip, Huma Kuşu, Devlet Kuşu, Batı kültürlerınde ise Phoenix adlarıyla anılır. Adı uzun boy...nu veya boynundaki beyaz halkadan gelir. Her hayvandan bir iz taşıyan, rengarenk tüylü, yüzü insana benzeyen mitolojik bir hayvandır. Bazı kaynaklara göre seside güzeldir. Daima tektir ve erkektir. Ömrünün sonuna gelınce bahar ağacı yapraklarından yaptığı yuvasını ateşe verip kendini yakarak, yeniden dünyaya gelir. Yeniden dünyaya gelen kuş kuvvetlenince babasının küllerini Mısır'da ki Heliopolis’e götürerek güneş sunağına bırakır. Bu anlatının pekçok versiyonu vardır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)