Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

22 Nisan 2013 Pazartesi

TEK BOYNUZLU AT

Tekboynuzlu atların (Unicorn) kanını içenler hangi durumda olurlarsa olsunlar o an için hayatta kalırlar, ama o kadar saf bir canlı öldürülmüştürki,kanı içenlerin dudaklarına değdiği andan itibaren lanetli bir hayat geçirirler,Felsefe Taşı kitabında Voldemort Unikorn öldürmüştür ve kanını içmiştir.

Inferius

Inferius Harry Potter kitap/film serisindeki yaratıklardan biridir. Aslında Inferiuslar ölü bedenlerdir fakat kara büyü kullanılarak canlandırılırlar. Onu yaratan büyücü veya cadı tarafından bir kukla gibi kullanılırlar. Mağaralarda özel görev alırlar. Zombilerinbir çeşidi olarak da düşünülebilir. Eskiden Lord Voldemort Inferiusları hizmetkârları olarak kullanmıştır. Sadece ateş ile durdurulabilirler. İsimlerinin kaynağı Yunan ölüm tanrısı Hadestir. Hades'in takma ismi Inferidir.

Testraller

Testraller ilk olarak Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı'nda karşımıza çıkar. Testralleri görebilen insanlar herhangi birinin ölümünü görmüş insanlardır. Hogwarts'ta arabaları çekerler. Çok iyi yön duyguları vardır. Testrallere gidilecek yerin adının söylenmesi yeterlidir, onlar isteyeni istediği yere götürebilir. Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı'nda Harry, Hermione, Ron, Ginny, Luna ve Neville'i Londra'daki Sihir Bakanlığı'na testraller götürmüşlerdir. Boş ve ölü bakan gözleri vardır. Vücutlarında hiç yağ ve kas bulunmaz sadece kemikleri ve derileri vardır. Koyu renkli derileri kemiklerine yapışıktır ve tüm kemikleri sayılabilir. Bu yaratık bir pegasus türüdür. Büyük ölçülerde yarasa kanadına benzeyen kanatları vardır. Büyücüler genellikle bu yaratığı sevmezler. Çünkü ölümü çağrıştırır. İngiltere'de testralleri ehilleştirmiş tek kişi Hagrid'dir.

Hayaletler



Hayaletler, Harry Potter'da ikinci bir ana rol üstlenirler, genel olarak yol gösterici ve danışmandırlar. Geleneksel hayalet hikayelerinden farklı olarak, bu hayaletler korkutucu ve iğrenç değildir , ve çoğu ana karakterlere yardım gerektiğinde danışmanlık yapar. Hayaletler romanda gri ve saydam olarak tasvir edilmiştir. Uçabilirler; duvarlar, masalar ve diğer katı objelerin içinden geçebilirler, fakat bunula birlikte fiziksel olarak bazı becerileri vardır, ve dış dünyadan etkilenebilirler. Mızmız Myrtle, örnek olarak, kendi tuvaletinde suyu sıçratabiliyordu ( Harry Potter ve Sırlar Odası ). Hayaletler sihir ve lanetlerden etkileniler fakat canlılara göre daha azdır. Harry Potter'da sadece büyücüler ve cadılar hayalet olur.
Harry Potter isimleri bilinen hayaletler:

Ev Cinleri


Ev Cinleri zengin büyücü evlerinde yaşar. Bir çeşit köledirler. Ancak efendileri onlara giysi veya onların kullanabileceği bir hediye verirlerse özgür olurlar. Şu ana kadar kitaplarda karşımıza çıkan ev cinleri şunlardır:
Ayrıca ev cinleri için E.R.İ.T kurulmuştur.(Ev Cini Refahını İlerletme Topluluğu'dur).(4.Kitapta Hermione kurmuştur)Ron la evlendikten sonra da bunu ilerletip başına geçmiştir.

At Adamlar

Atadamlar (Centaurlar) insanlardan daha fazla akıllı olduğu iddia edilen vahşi yaratıklardır.Seride geçen bazı at adamlar:


  • Firenze
  • Bane
  • Magorian
  • Ronan

21 Nisan 2013 Pazar

Felsefe Taşı

 
  Simya, Kimya biliminden önce doğmuş çok eski bir bilim dalıdır. Simya biliminin bir ana amacı ve bu ana amacın doğuracağı iki amaç vardır. Ana amaç Felsefe Taşını yapmaktır. Felsefe Taşı ise ölümsüzlük ve her maddeyialtına çevirme amaçlarını sağlamaktı. İşte simyanın uğraştığı amaçlar bunlardı. Fakat bilindiği kadarıyla simya bilimi, amaçlarına hiç bir zaman ulaşamadı. Simyacılar Felsefe taşını asla yapamadılar ve dolayısıyla ölümsüzlük ve altın yaratma emellerine de ulaşamadılar. Fakat bu uğurda yaptıkları deneyler, uğraşlar başka bir bilimin; kimyanın doğmasına vesile oldu.
  Felsefe Taşı, insanlığın bugüne kadar yarattığı en büyük sırlardan biridir. Tabi ki simya ve Felsefe Taşına şimdiye kadar sayısız yaklaşım oldu ve sayısız açıklama getirdi. Simya ve Felsefe Taşı ile ilgilenen insanlar bakış açısı olarak ikiye ayrılırlar. İlk grup insan, Felsefe Taşını fiziksel gerçek bir madde olduğunu, ölümsüzlük ve metalleri altına çevirme konularının akla gelen ilk anlam olduğunu varsayar. ikinci grup ise, Felsefe Taşının yalnızca bir imge olduğunu, Felsefe Taşının vaat ettiği ölümsüzlük ve altının çok derin anlamlar içeren semboller olduğunu varsayarlar.
  Eski bilgeler ve simya konusunda uzmanlaştığını iddia eden bilginler, Felsefe Taşını, çok insanın baktığı ama çok azının ne olduğunu anladığı bir şey olarak tasvir ederler. Çoğu kaynak Felsefe Taşının özünün çok basit ve çok bilinen bir madde olduğundan, herkesin ulaşabileceği bir şey olarak bahseder. Pisagor’un bir notunda; “Bütün fikir ayrılıklarının ortasında Bilgelerin ağız birliği ne güzeldir! Hepsi de Taş’ı avamın yeryüzündeki en adi şey olarak gördüğü malzemeden yaptıklarını söylüyor. Gerçekten de avama maddemizin bildik ismini söylesek, cehaletimizin cüretine şaşırırlar. Ama onun tesirini bilseler, yeryüzündeki bu en değerli şeyi asla bir kenara atamazlardı. Tanrı sırrını günahkârlardan ve kötü insanlardan korumuştur ki onu kötü amaçları için kullanmasınlar.” cümleleri geçer.
  Felsefe Taşıyla ilgili ilk akla gelen isimlerden biri de filozof Nicolas Flamel’dir. Efsaneye göre Flamel taşı gerçekten yapmayı başarmıştır. Ve hatta Flamel’in günümüzde bile hala gizlice yaşadığına inananlar vardır. Bunun dışında Pisagor, Alkhaest, ,saac Newton, Paulo Coelho, Edgar Cayce.. gibi isimler de simya ile birlikte anılırlar.
  Simyadaki “vitriol” terimi, “Visita Interiorant Tellus Rectificando Invenies Occultum Lapidem” cümlesinin baş harflerinden oluşur ve “Dünyanın derinliklerini ziyaret et, arıtırken gizli taşı bulacaksın.” anlamına gelir. İşte bahsettiğimiz ilk grup insan yani Felsefe Taşını fiziksel bir varlık olarak gören insanlar bu cümleyi de fiziksel olarak ele almış ve Felsefe Taşını bulmak için dünyanın derinliklerine seyahat etmek gerektiğine inanmışlardır. Veya cümledeki geçen “arıtırken” taşı bulacaksın ifadesi yüzünden çeşitli deneyler yapılmıştır. Fakat ikinci grup, yani Taş’ı metafiziksel olarak görenlere göre Felsefe Taşı bizim içimizdedir. Bilginlerin, ana maddesi heryerde, herkesin ulaşabileceği çok basit bir şey olduğu yönündeki sözlerini de bu savlarına destek olarak öne sürerler. Bu durumda ölümsüzlükten kasıt, ana bilince ulaşıp, bizim kültürümüzde kamil insan kavramıyla açıkladığımız bir bilince ulaşıp fani yaşamdan kurtulmaktır. Altından kasıt ise yine bu bilinçtir. Ve bu görüşteki insanlara göre bu bilince ulaşmak altın kadar değerlidir.
  Simya’nın amacını, Felsefe Taşını ve gerçek anlamda ölümsüzlüğü bulup bulamadığını bir yana koyarsak, simyanın asıl değeri, kimya bilimine ortam hazırlamasıdır. Eski çağlardaki simyacıların el üstünde tutulmasının ve simyacılara çok büyük bir değer verilmesinin sebebi ne Felsefe Taşı ne de ölümsüzlüktür. Asıl neden yaptıkları katkılardır. barutun keşfi, madenlerin rafine edilmesi, metaller ve elementler üzerindeki çalışmalar, mürekkep, kozmetik, boya üretimi, deri boyanması, seramik ve cam üretimi, likör ve esans üretimi ve daha bir çok keşif ve icad simya çalışmaları sayesinde olmuştur.


ZÜMRÜDÜANKA

İbranice “Anak”, uzun boyunlu dev, gerdanlık takmak. Mitolojik bir dağ olan Kafdağı’nda yaşadığına inanılan mitolojik bir kuş.

Doğu mitolojileri ve efsanelerinde Sirenk, Simurg, Zümrüd, Zümrüdü Anka, Tuğrul, Anka-yi mugrip, Huma Kuşu, Devlet Kuşu, Batı kültürlerınde ise Phoenix adlarıyla anılır. Adı uzun boy...nu veya boynundaki beyaz halkadan gelir. Her hayvandan bir iz taşıyan, rengarenk tüylü, yüzü insana benzeyen mitolojik bir hayvandır. Bazı kaynaklara göre seside güzeldir. Daima tektir ve erkektir. Ömrünün sonuna gelınce bahar ağacı yapraklarından yaptığı yuvasını ateşe verip kendini yakarak, yeniden dünyaya gelir. Yeniden dünyaya gelen kuş kuvvetlenince babasının küllerini Mısır'da ki Heliopolis’e götürerek güneş sunağına bırakır. Bu anlatının pekçok versiyonu vardır.

KAYMAK BİRASI


 Kaymak Birası! Bu içecek içinizi ısıtacak ve tadı gerçekten müthiş. 
Şimdi Üç Süpürge Bölgesinin bu içeceğinin tarifini yazıyorum.Malzemeler:

1 fincan sade soda½ fincan karemela soslu dondurma½ servis kaşığı kaymak

Yapılışı:

1. Adım : Ölçülerini ayarladığınız karemela soslu dondurma ve kaymağı 
2 fincan büyüklüğünde cam bir bardağa koyun.
Mikrodalga fırında 1 ila 1½ dakika bırakın. 
(Karemela soslu dondurma kabarcıklaşmalı ve kaymak iyice erimeli)
2. Adım : Karıştırın ve 30 saniye soğumaya bırakın, sonra yavaş yavaş 
sodayı karışımın içine dökün. 
Karışım kısa bir müddet köpürecek.3. Adım : 
2 Kulplu kahve bardağında servis yapın...